Katılma Nöbetleri: Nispeten sık görülen ve anne babaya endişe ve hatta telaş veren bir durum
olmakla birlikte, gerçekte, hiçbir tehlikeli tarafı yoktur.
Katılma Nöbeti Nedir?:Katılma nöbetleri çocuk 9 veya 10 aylık aşağıdaki koşullar
olduktan sonra, altında başlayabilir.
Çocuk istediği bir şey yapılmayınca öfkeye kapıldığı zaman,
- Canı acıdığı zaman (örneğin bir eşyaya hafifçe çarptığı zaman) ki bu can acısının verdiği sinirle alınır ve
öfkelenir.
Sonuç Olarak; O zaman ağlamaya başlar, ağlaması gittikçe sıklaşır, devam eder ve spazmodik bir hal alır. Sonra hıçkırmaya başlar ve nefes alması zorlaşır. Agladıkça rengi de kararır ve kısa bir süre sonra hiç nefes alamaz olur. Bu da
bir süre beynin faaliyetlerini yavaşlatır ve çocuk çok kısa süren bir baygınlık geçirir. Kısa süren bu baygınlık sırasında solunum güçlüğü ve hıçkırıkları
kesilir, bu arada beynin faaliyetleri de normale döner. Yine de çocuk kısa bir süre sonra solgun, bilinçsiz ve hareketsiz kalır.
Bunun ardından herşey oldukça süratle normale döner, fakat çocuk onbeş dakika
kadar durgun ve uyuşuk bir durumda kalır. Annesinin kucağında büzülmüş olarak, tekrar faaliyete geçmek
için tamamen kendine geleceği zamanı bekler. Bilinmesi gerekir ki kriz durumu dışında, katılma nöbetlerinin
bilinen spazmlarla hiçbir ilgisi ve hiçbir tehlikeli sonucu yoktur. Sadece
çocuğun aşırı sinirlenmesinin dışa yansımasıdır. Sonuç olarak kasılma nöbetinin havale nöbeti olmadığına dikkati çekelim. Bu
durum çocuğun aşırı sinirlilik belirtisidir.
Nedenleri: Katılma nöbetleri beyinleri fazla duyarlı olan çocuklarda ortaya çıkar. Ancak bunun altında psikolojik problemler de bulunduğu kesinleşmiş durumdadır. Her duruma özgü olan özel nedenler ne olursa olsun, çoğunlukla anneye sesleniş sözkonusudur. Bu sesleniş ya bir heyecan ya da şiddetli bir sahip olma isteğinden güdümlenmektedir. Bazı çocuklarda hıçkırık spazmları yalnız bir kez görüldüğü halde, bazılarında birkaç kez görülebilir. Bütün psikolojik problemlerde olduğu gibi, baskılı bir tutumun hiçbir şeyi düzeltmeyeceği açıktır. Aksine, çocuğun ne istediğini araştırmak ve onu elden geldiği kadar huzurlu bir ortamda yetiştirmek gereklidir. Çok hafif, sakinleştiricilerden oluşan bir ilaç tedavisi, her zaman yararlı olacak ve krizlerin hafifleyerek sona ermesini sağlayacaktır.