Aile Planlamasının Ana Çocuk Sağlığına Etkisi Nelerdir.?

Aile Planlamasının Ana Çocuk Sağlığına Etkisi;
Aile planlamasının anne ve çocuk sağlığına olan etkileri aşağıda verilmiştir.

Öncelikle kimlere “ana” denilir açılayalım; sizin aklınıza gelen ana tanımı “çocuğu olan kadın” dır.Ancak sağlık hizmetleri açısından ana denildiğinde evli olsun ya da olmasın, çocuk sahibi olsun ya da olmasın doğurgan olan 15-49 yaş arasındaki tüm kadınlar anlaşılır

     Aşırı doğurganlığın ana sağlığına olumsuz etkisi

Sosyoekonomik koşulları iyi olmayan toplumlarda aşırı doğurganlık bir risk unsurudur.Özellikle beslenme ve çevre sağlığı  uygun olmayan koşullar ana sağlığını olumsuz etkiler.Bunun yanında sık tekrarlanan gebelikler sonucunda kadınlarda kansızlık, osteoporoz gibi hastalıklar görülmektedir.

    Sık ve çok doğum yapan kadınlarda, vücut direncinin düşmesine bağlı olarak enfeksiyonlar daha çok görülür.Çok doğum yapan kadınlarda genel bulaşıcı hastalıkların yanında kadın üreme organlarıyla ilgili hastalıklar, az doğum yapanlara göre fazladır. Bu nedenle  de ana ölüm oranı az doğum yapanlara göre 3 kat daha fazladır.

   On yedi(17) yaşın altında gebe kalan kadınlar, bedensel olarak dünyaya çocuk getirmeye hazır değildirler.Bu nedenle bebekler büyük olasılıkla zamanından önce ve düşük kilolu olarak doğarlar.Böyle bebeklerin ilk 2 yıl içinde ölme riskleri yüksektir.Kızların erken evlendiği durumlarda 18 yaşından önce gebe kalmalarının önlenmesi gereklidir.

    Otuz beş (35) yaş üzerinde ise gebeliğin anne ve bebek üzerindeki olumsuz etkileri artar.Doğacak çocuklarda bedensel ve zihinsel rahatsızlıklar görülme olasılığı yüksektir.

    Hem anne sağlığı hem de çocukların sağlıklı gelişimi için doğumlar arasında en az 2 yıl olmalıdır. İki doğum arasındaki süre iki yıldan az olduğunda sonraki çocuk için ölüm riski %50 oranında artmaktadır.

    Planlanmış gebelikler sonucu isteyerek yapılan düşükler, ana sağlığını tehdit eden   en önemli sorundur.Düşükler, uygunsuz sağlık koşullarında ve bu konuda uzman olmayan kişiler tarafından yaptırıldığında ana sağlığı ve hayatı tehlikeye düşer.Ülkemizde her yıl ortalama iki bin-üç bin ana düşükler nedeniyle ölmektedir.Sağlık Bakanlığı verilerine göre de ülkemizde yılda 300.000 kadın isteyerek düşük yapmaktadır.Bu düşüklerin nedeni %74 oranında istenmeyen gebeliktir
          Aşırı doğurganlığın çocuk sağlığına olumsuz etkileri

    Sık aralıklarla ve çok sayıda yapılan doğumlar, çocuk sağlığını olumsuz etkilemektedir.Özellikle üçüncü doğumdan itibaren bebek ölümleri ve ölü doğumlar artmaktadır.Doğum sayısı arttıkça  prematüre ve düşük doğum ağırlıklı bebek doğması riski yükselmektedir.Anne karnında beslenmeleri yetersiz olan bu bebeklerin zeka  düzeyleri de iyi beslenen bebeklerden düşük olmaktadır.

      Gelir düzeyi düşük ailelerde, çocuk sayısı arttıkça çocuk başına düşen besinlerin niteliği ve miktarı düştüğünden beslenme bozuklukları  oluşur.Bu durumda enfeksiyonlara yakalanma riski fazla olan çocuklarda ölümler daha sık görülmektedir.

      Çok çocuklu ve kısıtlı geliri olan ailelerde, beslenme bozuklukları nedeniyle çocukların zeka düzeyi düşük olabilmektedir.Anne babaların çocuklara ayıracakları zamanı kısıtlandığı için sevgi ne ilgisi azalmakta ve çocukların ruhsal gelişimleri bozulmaktadır.

    İleri yaşlarda ki annenin doğumsal anormallikleri olan çocuk doğurma riski artar.35 yaş üzerinde bu risk 2 kat daha fazladır.
      Aile planlamasının anne ve çocuk  sağlığına olumlu etkileri

Aile Planlaması ile;

Anne ölümleri azalır,  annenin 17 -35 yaşlar arasında doğum yapmaları sağlanır, iki doğum arasında 2-5 yıl süre bulunması sağlanır, gebelik yaşı ayarlanacağı için gebelik ve doğuma bağlı olumsuz sonuçlar  azaltılmaktadır, düşük ve kürtajların azalması sağlanır, sık ve çok doğumun engellenmesi  annedeki beslenme bozukluğu ve kansızlık gibi hastalıkları da engeller.

      Düzenli ve yaygın yürütülen aile planlaması çalışmaları ile bebek ölümleri azalır, prematüre ve düşük doğum ağırlıklı  bebeklerle doğumsal anormallikleri  olan bebek doğma olasılığı düşer, çocukların enfeksiyonlara yakalanma riski azalır, yeterli ve dengeli beslenmeleri sonucu beslenme bozuklukları görülmez, zeka gelişimi de olumsuz yönde etkilenmez, aile çocuklarıyla daha fazla ilgilenme zamanı bulacaklarından çocuklar sevgi ve şefkat ortamında daha huzurlu ve sağlıklı büyüyebilirler. Tüm bunların  sonucunda bedenen ve ruhen daha sağlıklı çocukların yetişmesi sağlanabilir.

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski